Cumartesi, Aralık 21, 2024
Ana SayfaRöportaj

Mohammed El Bakri: “İsrail, Türkiye’yi işgal etti!” | Röportaj

Mohammed El Bakri

Filistin Tarım Çalışmaları Komiteleri Birliği (UAWC) Başkanı Mohammed Al Bakri ile İsrail’in Filistin’e karşı süren saldırılarını ve saldırılar karşısından canla ve kanla süren Filistin halkının direnişini konuştuk. Şu an Gazze’de bulunan Mohammed Al Bakri ile Filistin direnişin tarihinden Filistin halkının yaşadığı sorunlara, İsrail’in saldırıları karşısından Türkiye’nin aldığı göstermelik tutumdan Arap ülkelerinin Filistin’i yalnız bırakmasına kadar birçok konuyu değerlendirdik.


Filistin şu an işgal atlında ve direniş hem tarihi olarak hem de konum olarak ayrı bir öneme sahip. Bugün 15 Mayıs -El-Nakba- büyük felaketin de anıldığı gün. Direnişin şu anki merkezi Şeyh Cerrah Mahallesi de yine 1948’de işgalci terörün başladığı yer. Bugün bir yandan Doğu Kudüs’ü Araplardan arındırma ve bunu yaparken de Arapları mülksüzleştirme politikası uygulanıyor. Öte yandan Hamas- Fatah çatışması da içeride devam ediyor. Tüm bu bağlamda şu anki direnişi yorumlayabilir misiniz?

1967’de Kudüs’te, Batı Şeria’da ve Gazze’de İsrail işgali oldu. İşgalin başından günümüze kadar İsrail, Batı Şeria’dan ve Gazze’den Filistinlileri dışarı atmaya çalışıyor Filistinliler de artık yavaş yavaş buraları boşaltmaya başladı. İsrail her gün keyfine göre yeni bir yasa çıkarıyor. Yalnızca Şeyh Cerrah Mahallesi’nde değil bütün Kudüs’te İsrail aynı şekilde çalışıyor. Şu an Şeyh Cerrah Mahallesi’nin durumu biraz daha başka. 1948’den itibaren Filistinliler Şeyh Cerrah Mahallesi’nde daha yoğun olarak yaşamaya başladı. 1967 işgalinden sonra bu mahalleye ekstra göç oldu. Şimdi İsrail çıkardığı yeni yasalarla, insanları yeniden o yerlerden çıkarmaya çalışıyor. Bu açıdan mesele ayrı bir öneme sahip. Bu sebeple bütün Kudüslüler şu an İntifada.

Öte yandan şu anda Filistinliler yalnız bir durumda, Gazze’ye ve Filistinlilere hiçbir destek yok. Filistinliler için çok kötü zamanlardan geçiyoruz. Özellikle Arap ülkeleri Filistinlileri yalnız bıraktı. Hatta basında “İsrail iyi”, “Filistinlilerin hakkı yoktur” vb. haberler yaptılar. İsrail içinde yaşayan farklı Filistinli gruplar birlikte hareket ediyorlar ve geçmişte hiçbir zaman olmadığı kadar beraberler ve dayanışıyorlar. Bu çok önemli bir durum… İsrail’de Nethenyahu şu an çok kötü bir durumda savaşı durdursa da durdurmasa da kaybedecek. Belki her gün ölenler var, her gün bombardıman var, her gün binalar yıkılıyor, sokaklarda çocuklar öldürülüyor ama tüm bu olanlara rağmen Filistinliler çok iyi durumda. Her şeye rağmen Filistinliler İsrail’e karşı mücadele ediyor.

Arapların hiçbir sesi yok. Bütün Filistinliler bu durumun farkında. “Sadece biz, kendimizi kurtarabiliriz, bize hiç kimse yardım etmez” diye düşündükleri için Filistinliler birlikte hareket ettiler. Şu anda İsrail aslında ateşkes yapmaya uğraşıyor ama bunun için çok fazla imkânı yok. İsrail, Filistinlilerin şartlarını uygulayacak ya da savaşa devam edecek. Binaları bombalayabilirler, çok insanı öldürebilirler fakat Filistinliler, İsrail’in şartlarını hiçbir zaman kabul etmeyecekler.

İsrail askerleri, 7 Mayıs 2021’de Doğu Kudüs’teki El Aksa Camii’nde Filistinlilere saldırıyor
Fotoğraf: AFP
Türkiye’de iktidara yakın medya yaptığı haberlerde hep Hamas’ı öne çıkarıyor ve sanki Hamas tek başına İsrail’e karşı koyuyormuş gibi bir algı oluşturmaya çalışıyor. Sadece Hamas değil şu anda tüm bir halk direniyor değil mi? Ayrıca 11 ayrı örgütün ortak direniş kararı aldığını öğrendik. Bu örgütler kimler ve ne talep ediyorlar?

Hamas yalnız çalışmıyor, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi, Filistin Demokratik Cephesi, İslami Cihat, El-Fetih ve diğer güçler beraber çalışıyorlar ve birlikte karar alıyorlar. Basın, Hamas’ı öne çıkarsa da sadece Hamas değil bütün örgütler “Biz bu yapılanı kabul etmeyeceğiz” diyor.

Bu örgütler şunları söyledi: 1) Şeyh Cerrah Mahallesi sakinleri yaşadıkları yerlerde kalacaklar, İsrail onları dışarı atmayacak ve yasalar uygulanmayacak. 2) Bütün tutuklular serbest bırakılacak. 3) İsrailliler Mescid-i Aksa’dan çıkartılacak. 4) İsrail’in bombaladığı bütün binalar yeniden yapılacak ve masrafını da İsrail ödeyecek.

Bu şartlar karşılandığı takdirde direniş duracak mı?

Evet.

Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC), uluslararası devrimci camiada da her zaman büyük bir öneme sahip. İçerisinde çok önemli isimler var: Leyla Halid, Gassan Kanafani gibi… Normalde 22 Mayıs’ta Filistin’de seçim yapılacağını öğrenmiştik ancak seçimler bildiğimiz kadarıyla şu an ertelendi. Bu seçimlerde FHKC’nin de aday çıkaracağını öğrenmiştik. Filistin’de FHKC’nin şu anki durumu nedir? FHKC’nin halk desteğine dair neler söyleyebilirsiniz?

FHKC şu an iyi bir durumda seçimlere katılacaklardı fakat bu Kudüs meselesi yani İsrail Kudüs’teki Filistinlilerin seçime katılmasını engelleyince o seçim ertelendi.

Seçimin ertelenme gerekçesini biraz daha açabilir misiniz?

Kudüs’teki Filistinliler bütün seçimlere katılıyorlar. İsrail, Kudüs’te yaşayan Filistinlilerin seçime girmesini kabul etmeyince Filistinliler de “Kudüssüz seçim olmaz” dediler ve seçimler bu sebeple ertelendi.

FHKC meselesine geri dönecek olursak şu an FHKC, Gazze’nin ve Batı Şeria’nın üçüncü ya da dördüncü örgütü. FHKC çok kötü zamanlardan geçti; bir genel sekreteri öldürüldü. Bir genel sekreteri de tutuklandı. Hem içerde hem de dışarıda iyi zamanlardan geçmedi ancak zaman içinde kendini toparladı.

Özet olarak FHKC iyi bir durumda. Gazze’de ve Batı Şeria’da önemli bir halk desteği var. Hamas ve İslami Cihat gibi dini örgütler dahi FHKC’ye -İsrail’e karşı mücadelelerinden dolayı- saygı duyarlar.

2017 yılında Batı Şeria’da Filistinlerin açlık grevindeki mahpuslar için yaptığı eylemde İsrail askerlerinin gözaltına almaya çalıştığı bir Filistinli
Fotoğraf: Alaa Badarneh / EPA
İsrail şu an işgalle beraber büyük insanlık suçları da işliyor. Örneğin; Gazze duvarı yakınındaki tarım işçilerinin keyfi olarak vurulması, hastanelerin kapatılması, pandemide aşının Filistinlere ulaşımının engellenmesi, sık sık yaşanan elektrik kesintileri…  Ayrıca okuduğumuz bir röportajda, Filistinli bir üniversite öğrencisi, okuluna gidebilmek için Filistinlilere ayrılmış bir otobüse binmesi gerektiğini söylüyordu. Bu durum bize Amerika’da siyahilere yapılan muameleleri hatırlatmıştı. Bu işgal koşullarında Filistinlerin duruma dair neler söylebilirsiniz?

İsrail politikleşen Filistinlilere karşı elinden gelen her şeyi bugüne kadar yaptı ve bugün yine yapıyor. Öğrencilerin üniversitelerde eğitim almasını devamlı olarak engelliyor. Kudüslü bir öğrenci Avrupa’da okurken Filistin’e ailesini görmek için döndüğünde genelde yasak çıkarıp okuluna dönmesi engelleniyor. Öte yandan elektrik, Gazze’de, günde 7-8 saat kadar var.

Özellikle su -Gazze’de ve Batı Şeria’da- büyük bir problem. Gazze’nin etrafında İsrail her yüz metrede bir duvar dikti ve bu katmanın içinde kalan suyu bombalıyorlar. Yani suyun kalitesi Gazze’de gerçekten çok kötü. Deniz suyu ile tatlı su birleştirildiği için Gazze’de ve Batı Şeria’da tatlı su yok. İsrail, Filistinlilere kuyu kazma izni de vermiyor. İsrail var olan suyun %20’sinin kullanılmasına bile izin vermiyor. İsrail, suyun %80’ini çaldı.

İsrail, Filistinlilerin kendi gıda kaynaklarına sahip olmasına da izin vermiyor. Örneğin Gazze’de deniz var ancak balıkçılar 6-7 milden daha fazla açılamıyorlar. Oslo Anlaşması, Filistinlilerin 21 mil açılmasına olanak sağlıyordu. İsrail buna da izin vermiyor.

Gazze’nin doğusunda tampon bölge dediğimiz bir yer var, Filistinliler bu bölgede “güvenlik” gerekçesiyle tarım yapamıyor. Gazze 365 km2’de 2 milyon insan yaşıyor. Filistinliler için hayatın bu şekilde devam etmesi çok zor, kriz çok büyük. Batı Şeria’da, Kudüs’ten Nablus’a ya da Hebron’a gitmek istesen bir günü yolda geçiriyorsun çünkü 50-60 kontrol noktası var. İsrail, Filistinlilere kendi topraklarını kullandırtmayarak onları kendi topraklarından çıkartmak istiyor. Birçok kişi artık Türkiye’ye ve Avrupa’ya göç etmeye başladı. Filistinli gençler, burada gelecek görmüyorlar ve hatta geleceğe inanmıyorlar. Türkiye’de ya da Avrupa’da daha fazla fırsatları olacağını düşünüyorlar.

Size kendimden örnek vereyim, kızım Ürdün’de, oğlum Almanya’da okudu. On yıl boyunca geri gelmediler çünkü geri gelselerdi Mısır üzerinden geleceklerdi. Mısır’dan gelmekse gerçekten çok zor… Üstelik bir kere geldiler mi tekrar dışarı çıkamıyorlar. Hareket etmek çok zor… Geçen sene bir konferans için İstanbul’a gelmiştim, daha sonra Paris’e ve Almanya’ya gitmiştim. Buraya geri döndüğümde Kahire’den Gazze’ye ulaşmak üç günümü aldı. Bu arada sokakta, camide ya da arabada uyuyorsun. Bu durum Filistinliler için gerçekten çok zor. Ben dünyanın birçok yerinde bulundum, İspanya’da, İtalya’da, Almanya’da ama böylesi bir şeyi dünyanın hiçbir yerinde görmedim.

Gassan Kanafani şöyle demişti: “Devrim yapın, çadırlarınızdan başka kaybedecek hiçbir şeyiniz yok”. Yani gerçekten kaybedecek hiçbir şeyimiz yok. İnsanlar belki İsrail karşısında devrim yapacak, silahlı İsrail ordusundan korkmuyorlar çünkü sahip oldukları hiçbir şey yok. Yalnızca umutları var. Filistinliler öldürmeyi sevmiyorlar, yaşamayı seviyorlar ama İsrail’in Filistinlilere yaptığı zulüm, Filistinlileri İsrail’in yaptıklarından daha kötü şeyler yapmaya itecek derecede!

Filistinliler, 13 Mayıs 2021 Perşembe günü Gazze’de hava saldırıları ile vurulduktan sonra yıkılmış bir binanın yanında yürüyor. 
Fotoğraf: Abdel Kareem Hana
Gassan Kanafi’nin de söylediği gibi “umutları ve davaları var” değil mi? “Uğruna savaşacak bir davamız var ve bu gayet yeterli bir sebeptir.” sözü Filistinliler için söylenmiş gibi…

Bir gün İsrail hapishanesindeydim. Bana barış hakkında ne düşündüğümü sordular. Dedim ki “Benim inancımla senin inancın farklıdır. Ancak bana göre barış, eve dönmek gerektir. Barış, Filistinlilere istediklerini vermektir”. “Yani gitmemi istiyorsun, öyle mi?” diye sordu. “Evet” dedim.

Direnişi meşru kılan da budur değil mi?

Evet! Bütün dünya Filistin’i unutsa da Filistinliler, Filistin’i asla unutmayacak. Ben Gazze’de doğmadım. Babam Aşdod’dan göçmüş. Ben de Aşdodluyum, oğlum da Aşdodlu ama Gazze’yi asla unutmayacağız. Haklarımızı asla unutmayacağız.

Bizler de Filistinlilerin haklı direnişini asla unutmayacağız! Peki jeopolitik duruma geri dönecek olursak; 14 Mayıs’ta İsrail-Filistin gündemi başlığıyla BM (Birleşmiş Milletler) Güvenlik Konseyi’nin bir toplantı olacaktı. ABD (Amerika Birleşik Devletleri) itiraz etti ve toplantıyı 16 Mayıs’a ertelediler. ABD’nin İsrail’le olan ilişkisini zaten biliyoruz. Örneğin; eski ABD Başkanı Donald Trump, ABD elçiliğini Kudüs’e taşıdı ve Kudüs’ü İsrail’in ezeli ve ebedi başkenti ilan etti. Bu emperyalist tutumlar hakkında ne söylemek istersiniz?

ABD hiçbir zaman doğruyu ve doğru olanı desteklemez. İsrail’i savunur. İsrail’den ya da ABD’den bizim sorunumuza çözüm getirmesini bekleyemeyiz. ABD, Filistinlilerin öz savunma hakkını yok sayarak, İsrail’in öz savunma hakkı olduğunu söylüyor. İsrail, Filistinlileri her gün öldürüyorlar. Kadınları, çocukları ve yaşlıları öldürüyorlar. Ama Filistinlilerin kendilerini koruma gibi bir hakları yok!

Avrupalılar da aynı şeyi söylüyorlar: “İsrail’in öz savunma hakkı vardır”. Buradan anlıyoruz ki haklarımızı uluslararası topluluklar aracılığıyla alamayız. Çünkü BM daha önce “ikiye iki” -yani iki ülke iki ulus- kararı aldı. Sonra “3/8 kararı” verdiler. Topraklarımızı geri alacaktık(!). Sonuçta ne oldu? Karar hala masada duruyor. Hiçbir şey olmadı!

İsrail ve ABD’nin kararlarını kabul etmiyoruz. Uluslararası camianın çıkardığı yasaları İsrail’in delmesine rağmen uluslararası camia sesini çıkarmıyor. Sadece Amerika değil, İngiltere ve Almanya gibi Avrupa ülkeleri de aynı. Hepsi aynı. Hiçbir ülke “dur” demedi. Irak, Kuveyt’i işgal ettiğinde uluslararası camianın tamamı harekete geçti. Ordu gönderdiler, silahları bırakın dediler ve sonra da Irak’ı işgal ettiler. İsrail için hiçbir şey yapılmıyor. Yaşadığımız bu olay hakkında çıkan haberleri duyuyoruz, BM’de neler olduğunu takip ediyoruz ama umurumuzda değil. Yani azı da çoğu da bizim için önemli değil.

ABD, Birleşik Arap Emirlikleri, İsrail ve Bahreyn bayrakları İsrail’in Netanya kentinde bir yol boyunca dalgalanıyor
Fotoğraf: Reuters
Peki ya T.C.?

Türklerin farklı olduğunu söyleyeceğim çünkü Türkiye benim için ikinci bir ülke gibi…

Halk başka, devlet başka ama değil mi?

Türkiye halkı ve Türkiye’deki siyasi partiler bizi destekliyor ama Türkiye hükümeti genellikle oyunlar oynuyor. Hem BM ile birlik olup hem NATO’da olup hem de Filistin devrimini destekleyemezsin!

Tam bu noktada aslında, size aktarmak istediğim bir şey var buradan. Geçtiğimiz günlerde Kudüs TV, Hamas sözcüsü Fevzi Burhum’la bir röportaj yapmış. Bu röportajın Türkçe çevirisine göre Fevzi Burhum, TC’nin Hamas’a savaşı durdurması için baskı yaptığını söylemiş. Tabi bu olay oldu ve ardından Kudüs TV bir açıklama yaptı. Fevzi Burhum’un böyle bir şey söylemediğini, bunun bir çevirisi hatası olduğunu söyledi. Ancak bunun üzerine de Fevzi Burhum çeviri hatası olmadığını söylemiş tekrardan. Bu durumu size de sormak istiyoruz: Oradan bakıldığında T.C. hükümeti bu mücadelenin neresinde konumlanıyor?

Hükümet, savaşı durdurun diyerek dayanışmayı ve desteklerini bir kenara bırakamaz. Çünkü İslamiyet’i bir ideoloji olarak benimsiyor. Bu açıdan Kudüs sorunu da bir İslam sorunudur. Onun için Tayyip Erdoğan, “İsrail’in yaptığı yanlıştır, biz Filistin’i destekliyoruz” demek zorunda zaten böyle söyledi. Türkiye’den bundan daha fazlasını beklemiyorum. Çünkü Arap ülkeleri hiçbir şey yapmadılar. Mısır bir şey yapmazken, Ürdün’ün durumu ortadayken Türkiye’den ne bekleyebiliriz?

Protesto mu yoksa destek mi olduğunu bilmediğimiz bazı görüntüler de gördük. Mescid-i Aksa’nın önünde halk “Erdoğan biz buradayız, sen neredesin?” diyordu. Bu bir protesto muydu yoksa Erdoğan’a destek gösterisi miydi?

Evet, bu bir protestoydu. Evet, Türkiye’den, Hizbullah’tan, İran’dan ve Suriye’den dayanışma mesajları var ama Filistinliler için somut olarak ne yapabilirler!?

Peki kadınlar, Filistin’deki mücadelenin neresinde?

Kadınlar bu durumda çok büyük bir krizle sınanıyorlar. Örneğin bu sabah bir telefon aldım. Gazze’nin kuzeyinde, Beyt Lahya ve Beyt Hanun’da, İsrail’in evleri bombalamaya başladığını ve insanların çoğunun evlerinden çıkartılarak batı şeridine gönderildiğini öğrendim. Yani Gazze’nin kuzeyinde yaşayan aileler iç bölgelere doğru gitmeye başladılar. Peki bundan en büyük zararı gören kim? Kadınlar. Çünkü kadınlar çocuklarına göz kulak olmak ve yemek bulmak zorundalar.

Filistinli bir kadın Batı Şeria’da bir İsrailli sınır polisi ile tartışıyor
Fotoğraf: Mohamad Torokman / Reuters
Kadınlar her zaman en kötü durumda kalanlar oluyorlar ama direnen kadınlar da var değil mi?

Biliyorsun bizim toplumumuzda kadınlar, Gazze’deki kültür yüzünden de tabi, kötü durumlardan zarar görmeye devam ediyorlar. Orta Doğu’da bu durum genel olarak böyle… Kadınlar genellikle erkeklerin ekonomik şemsiyesi altında yaşıyorlar ve karar veren kişi olamıyorlar. Kararı erkek veriyor. Kadın erkeğin ekonomik şemsiyesi altından çıktığı anda erkek artık onun kararını kendine mal edemez. Biz de bunun doğru olduğuna inanıyoruz.

Savaşan, direnen, önemli roller üstlenen kadınlar da var değil mi?

Evet, tabi. Kendi eşimden örnek vereyim. Eşim, Gazze’de Teknik İşler Müdürü. Bir gün Filistin Konseyi bir yasa çıkarmış, kadınların Gazze dışına çıkması için eşinden, babasından veya erkek kardeşinden izin almış olması gerekiyormuş. Eve döndüğümde bu kararı duyduğumu eşime söyledim. Bağırmaya başladı, “Kim söyledi bunu, kim yaptı bunu?” diye… Sinirlenmemesini ve bunun benim değil, Filistin Konseyi’nin kararı olduğunu söyledim. Ertesi gün arabayla Filistin Konseyi’nin önünden geçiyorum. 4.000-5.000 kadının protesto yaptığını ve binanın balkonunda da eşimin elinde mikrofonla öfkeyle konuştuğunu gördüm. Bu protestodan birkaç saat sonra karar iptal edilmişti.

Büyük ve hızlı bir kazanım olmuş!

Yani, Gazze’de güçlü kadınlar da var ve Filistin Konseyi’nde birçok yasanın değişmesini sağlıyorlar.

Leyla Halid gibi güçlü bir figür var mesela… Bu konu için başlı başına bir gün ayırmamız gerekiyor sanırım ve tabi bir kadınla görüşmek çok daha iyi olabilir.
Son birkaç soru sormak istiyorum daha fazla zamanınızı almadan. İşgalciler kendilerine yerleşimciler diyorlar ve göç eden insanların evlerine çöküyorlar. Tabi diasporada da Filistinliler var. Sizin bu soruna dair çözüm öneriniz nedir? İçeride direniş var ancal başka ne yapılabilir? Dünyanın dört bir yanındaki Filistinliler ne yapabilir?

Öncelikle yerleşimciler Siyonist ideolojiyle geldiler. Son on yıldır İsrail’de hükmü geçen sağ siyasal kanattır. Yerleşimcilerin canları nasıl istiyorsa öyle davranmalarına izin verdiler. Toprakları işgal ederek yerleştiler. Bizim isteğimiz, bütün yerleşimcilerin Filistin’i terk etmesi yönündedir.

Biz Yahudi düşmanı değiliz ancak Siyonizm’e karşıyız. Yahudi olan çok arkadaşım var. Bize göre burası demokratik bir ülke olmalıdır. Yahudi, Hristiyan, Müslüman bu ülkede beraber yaşayabilir. Ama demokratik bir Filistin devleti yaratmamız şart. Filistinliler kendi kaderlerini tayin edebilirler. Demokratik ülkelerde insanlar Yahudi, Hristiyan, Müslüman, Budist olmuş fark etmez herkes birlikte yaşayabilir.

Peki Türk ve Kürt halklarına iletmek istediğiniz bir mesaj var mı?

Elbette. İlk olarak daha fazla dayanışmaya ihtiyacımız var. Türkiye’ye şunu söylemek istiyorum: İsrail, Türkiye’yi işgal etti! Nasıl mı? Hazera isimli şirketle Türkiye tarımını işgal ettiler. Dikkatli olun! İsrail işgali başladı bile! Dayanışmaya ihtiyacımız var. BDS (Filistin için İsrail’e Boykot Girişimi) desteklenmeli. Sadece “Biz Filistin halkının yanındayız” demekle olmaz. Bu en çok sizin yararınıza olur, benim değil. İsrail’e dikkat edin. İsrail’in Türkiye konusunda hiç iyi bir düşüncesi olmadı.

Fotoğraf: Vecih Cuzdan – BDS
Zaten T.C. burjuvazisi İsrail burjuvazisiyle sürekli ilişki içinde.

Kesinlikle! Ticaret, tarım ortaklıkları, sanayi vb. şeylerle Orta Doğu’daki ellerinin uzandığı her yeri ekonomi üzerinden işgal etmeyi hedefliyorlar. Dikkatli olun! Türkiye’de güçlü insanlar var, fırsatlar var, maddi imkanlar daha çok var. Türkiye çok fazla şey yapabilir.

TC’nin ikiyüzlülüğünü de böylece görüyoruz aslında. Bir yandan Filistin direnişini destekliyor gibi görünüyor, öte yandan İsrail’le ekonomik iş birliği içerisinde olmaya devam ediyor.

Şunu da ifade edeyim: Türkiye Doğu’ya değil Batı’ya baktı hep. Avrupa Birliği’ne girmek vs… Bunun için iki yüzlülük yapıyor. Batı’yı unutun, Doğu’ya bakın. O zaman ikiyüzlü olmaktan kurtulursunuz.

Eklemek istediğiniz bir şey var mı?

BDS’yi destekleyin. Bu Filistinler için çok şey demektir. Uluslararası camia -ABD ve Avrupa- Filistin’e yalnızca Akdeniz üzerinden insani yardım göndermekle yetiniyorlar. Bu Filistin sorununu çözmek demek değildir. Filistinlilerin siyasi kararlara ihtiyacı var çünkü Filistin sorunu siyasi bir sorun! Filistin işgal altında! Filistinliler haklarını almalılar. Bunun için, Türk halkı olarak İsrail’in Orta Doğu’daki ekonomik işgal hareketlerinin karşısında durarak Filistin’i savunabilirsiniz.

Sorularımıza verdiğini yanıtlar için teşekkür ederiz.